29 Nisan 2007 Pazar
Yol / Sinan Oruçoğlu
I
kendime başlamak farz oldu
uzun bir marazdan doğmuşum ben
annemin gözleri acınacak bir ağaçmış
babamın teni durulmaz bir rüzgâr
yeryüzü serhoş etmiş içimi
yeryüzü tok içimli bir esrarmış
kucağa sığmaz bir urmuşum
herkesin saate baktığı vakitte
bir yıkıntı olmuşum kendime
taşımayla bitmeyecek bir yıkıntı
gömleğim zifiriymiş, boynum
dayanamazmış bu kire, geçermiş
o mevsim de benim geçtiklerimle
kendime başlamak farz oldu
uyku boşlukmuş uyanıklık ateş
çamların dibinde dururmuşum
ellerimde leylak, ateş ensemi kemirdikçe
giz budur, dermiş gece
sözcükler zehirli birer başlangıçmış kendime
onlarla kurulmuş yoldan geldim
buraya geldim zehirli sözcüklerle
uzun bir marazdan doğmuşum ben
dile gelince çirkinleşen, acımsı
bir tat bırakan tende
çocuklar yağarmış odaya yokluktan
harfler, alkol günleri, yıpratıcı zaman
yıkamakla geçmez karartıymış yüzüm
kendini kanat sanıp çırparmış
bütün halleri kalmak olan
dönüp durduğum bir labirentmiş ev
şiirler bahçeye çıkarmış
kendime başlamak farz oldu
aksi desem ağırıma gider, hasta!
gözlerimi kapayıp bakarmışım aynaya
yağmur benim sevincimi silmekmiş
yağmur ben yokken gelmekmiş
II
kaldığım yeri unutmuşum
bilinen zamana geçmeli öyleyse...
anneme, benden artarsa bir sıkıntı
daha doğur dediydim, rahatlarsın!
utandı ve beni kendime fırlattı
dünyada bir sinek gibi gezindim
çorap yıkadım, ten ütüledim
çıkmaz evlere girdim ah!
ellerimi uçuşan şeylere buladım
içimde gizli bir görev vardı hep
ağaçların görünen yüzüne saklandı
kendime başlamak farz oldu
farzı kucağıma aldım, soyundum
velev ki ben baştan sona yanlışım
adımı koymanın anlamı ne
adıma dokunmanın, bu toprak beni
benden edecekse bu toprağın
sana yürümek yanılgısı ömrüm
asıl yanılgı yalnızca yürümek
rüzgârı hiç anlamadım suyu hiç
yollar sallandı bende
III
bavulumun içine adımı yazıyorum
Sinan Oruçoğlu